ilişmek

ilişmek
-e
1. 触, 碰; 摸: Bir sancılı yerine dokumuşum gibi, ıstırapla: Bırak, ilişme, diye inledi. 好像我碰到了他的痛处, 他一声惨叫: 放开, 别碰。Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi. 我的手碰了一下花儿, 花瓶就倒了。Sandığı geçirirken dikkat edin, duvara ilişmesin. 你们搬箱子时小心点儿, 别碰着墙!
2. 触动, 翻动: Buradaki ilâçlara çocuklar ilişmesin. 这儿的药别让孩子们乱动!Şu kâğıtlara kimse ilişmesin. 这些文件谁也别动。
3. 稍事停留: Ben çok yoruldum, şuraya biraz ilişeyim. 我太累了, 在这儿歇一下吧!Sonra gene usulca hastanın karyolasına yandan ilişerek oturdu. 后来, 他又轻轻地在病人床前坐了一会儿。
4. 转́ 打扰: Çalışırken bana ilişmeyin, şaşırırım. 我正忙着哪, 别打搅我, 我都不知道该怎么办好了。Çocuğa ilişmeyin. 不要打扰孩子。
5. 转́ 谈及, 论及, 涉及: Bu önemli konuya ilişmek gerekir. 该谈谈这个重要的问题了!İliştiğiniz sorunu bir daha inceleyelim. 您提到的问题我们再研究研究。O konuya hiç ilişmedik. 那件事我们只字未提。
6. 俗́ 开玩笑

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • ilişmek — birbirine ilişmek; çatışmak; asmakta yardım ve yarış etmek I, 188, 190bkz: ılışmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ilişmek — e 1) Bir şeye hafifçe dokunmak, takılmak Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi. 2) Elini sürmek, dokunmak Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi ıstırapla: Bırak, ilişme, diye inledi. F. R. Atay 3) Bir şeyin kenarına kısa bir süre için oturmak Sonra… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilişmek — bend, peyvend olmak, bağlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözü ilişmek — birdenbire veya istemeden görmek Demin şu pencereden gözüm denize ilişince kendimi Roma ya giden bir vapurda sandım. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözüne ilişmek — (bir şey) bir şeyi birdenbire, istemeden görmek ... gene etrafıma, pencere ve kapı aralıklarına bakıyorum. Nihayet iskarpinlerim gözüme ilişiyor. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ılınmak — ilişmek, tutulmak, uğramak, takılmak I, 204; II, 288; III, 358bkz: ilinmek …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ilmek — ilişmek I, 169 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilişme — is. İlişmek işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arız olmak — 1) bulaşmak, ilişmek Sana son zamanlarda bir dalgınlık arız oldu, farkında mısın, bilmem. A. İlhan 2) sonradan ortaya çıkmak Zaten aylardan beri yüreğine dertler, endişeler içinde garip bir baygınlık arız oluyor, yüreğinde bir erime, bir tükenme… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bana dokunmayan (veya beni sokmayan) yılan bin yaşasın — birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”